İslam
1. İslâm Nedir?
“İslâm”, Arapçada “teslim olmak” anlamına gelir; temel olarak **“Allah’a (c.c.) teslimiyet”**i ifade eder.
Yani “Rabbimiz bizi nasıl yarattıysa, O’nun rehberliğine göre yaşamak, O’na gönülden bağlanmak”tır.
Aynı zamanda İslâm, barış ve huzur (silm) köklerini de içinde barındırır. Dine bu isim verilmesi, hem yaratana hem de yaratılana karşı barış ve huzur içinde bir hayat sürme idealini yansıtır. Kur-an sayısız ayetinde barışa yönelik çalışmalar ve işler yapmanın güzelliğinden bahseder.
İslam, kişinin kendi içindeki huzurun, neşenin ve aşk ile huşuda olunma halinin zenginliğini bize öğretir. Şatafat ve lüks, maddesel beklentilerin ötesine geçmek... Sade, yalın bir yaşamda en büyük zenginliğin ihtiyaçlarından kurtulmak olduğunu gösterir.
Öyledir ki "teslim olmak" ifadesiyle anlatılan olguda yaratan Allah O'na varabilmek adına "ölmeden önce ölünüz" diyerek kullarına seslenir. O'na O'nun aşkına erişmek için ona teslim olmak, bize onun verdiği fiziksel bedenimizi dahil zihnen terk etmemiz ile gerçekleşir. Dünya hayatından tamamen soyutlanabilmemiz ve bedenimizden de dahil vazgeçmemiz gerekir.
Amellerimiz ve dünyaya geldiğimiz çıplak halimiz ile, dünyaya ait olan bedende dahil hiçbir şey ile geri dönmemizi kabul etmez. Hem ölmeden önce ölerek (teslim olarak) hem de ecelimizin, ömrümüzün sonlanmasıyla başlayan kabir hayatımız sürecinde kullarından teslim olmayı bekler...
2. İman Esasları
İslâm’ın inanç temeli, Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmekle başlar. Müslümanlar ayrıca melekler, ilahi kitaplar, peygamberler, âhiret (öldükten sonra diriliş) ve kader gibi temel inanç esaslarına da inanır. Bu, “Kelime-i Şehâdet” dediğimiz, “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) O’nun kulu ve elçisi olduğuna” tanıklık etmekle dile getirilir.
3. İbadet ve Pratikler
İslâm, sadece soyut bir inanç değil; günlük hayatta uygulanması gereken bazı ibadet ve prensipler içerir. Buna “İslâm’ın beş şartı” denir:
- Kelime-i Şehâdet: Allah’a ve Peygamberine iman ettiğini sözle ikrar etmek.
- Namaz: Günde beş vakit kılınan, insanı ruhen ve bedenen disiplin altına alan ibadet. Mümin, gün içinde birkaç kez Rabbini hatırlar, dünya telaşına kısa molalar verir.
- Oruç: Özellikle Ramazan ayında tutulur. Yeme, içme ve bedensel arzulardan belirli vakitlerde uzak durmak, nefsi terbiye ederek sabır ve empati kazandırır.
- Zekât: Maddi durumu iyi olan Müslümanların, belirli bir oranda (yılda bir) malını ihtiyaç sahipleriyle paylaşması. Bu, toplumda dayanışma ve yardımlaşma kültürünü güçlendirir.
- Hac: Yeterli imkâna sahip olanların, ömürlerinde bir kez Mekke’ye giderek kutsal mekanları ziyaret etmesi. Müslümanlar burada dünyanın farklı milletlerinden insanlarla birlik ve eşitlik halinde ibadet eder.
Bu ibadetlerin amacı, sadece “yapılmış olsun” diye değil; insanın kalbini, karakterini ve toplumsal ilişkilerini dönüştürme amacını güder.
4. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)
İslâm’ın son peygamberi olarak Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur’an-ı Kerim’i tebliğ etmiş ve hayatıyla da uygulamalı bir örnek olmuştur. Onun söz ve davranışları, “Sünnet” olarak adlandırılır. İnsanlara merhamet, adalet, tevazu, dürüstlük ve cömertlik gibi evrensel değerlerle yaşamayı öğretmiştir. Günümüzde Müslümanlar, onun ahlâkını örnek alarak toplumda güven ve iyiliği yaymaya çalışırlar.
5. Kur’an-ı Kerim
Kur’an, İslâm’ın kutsal kitabıdır; Hz. Muhammed’e (s.a.v.) parça parça (vahiy yoluyla) indirilmiştir. İçinde inanç esasları, ahlâkî prensipler, toplumsal hayat düzeniyle ilgili temel öğretiler ve pek çok ibretlik kıssa bulunur. Kur’an, aynı zamanda edebî açıdan da eşsiz kabul edilir. Müslümanlar için bir başvuru rehberi olup, her okunuşunda ruhî tat ve kalbî aydınlanma sağlayan bir kitaptır.
6. Ahlâk ve Toplumsal Boyut
İslâm, bireyin Allah’la ilişkisini düzenlediği kadar, toplumla ilişkisine de şekil verir. Örneğin;
- Komşu hakkı, yardımseverlik, kul hakkından kaçınma, dürüst ticaret gibi prensipler, sosyal hayatın temelini oluşturur.
- Haksızlık, zulüm, yalan, kibir ve hırsızlık gibi eylemler ise büyük günah sayılır. Bu açıdan İslâm, insanın hem maddi hem de manevî ihtiyaçlarına cevap veren kapsamlı bir yaşam tarzı sunar.
7. Sevgi, Şefkat ve Hoşgörü
Kur’an’da pek çok yerde, Allah’ın merhametinden, affediciliğinden söz edilir. “Rahmân ve Rahîm” isimleri en çok tekrar eden sıfatlardır. Bu isimler, Müslüman’a, yüce bir merhameti örnek almasını öğütler. Dolayısıyla başkalarına merhamet etmek, paylaşmak, güzel söz ve davranışlarla barış içinde yaşamak İslâm ahlâkının özündedir.
8. Kısa Değerlendirme
- İslâm, sadece bir “din” olarak değil, aynı zamanda iç huzuru ve toplumsal barışı hedefleyen bir inanç sistemi olarak tanımlanabilir.
- İnananlar için iman, ibadet, ahlâk ve marifet (bilmek) gibi kavramlar bir bütündür. Kalp, akıl ve davranışlar hep birlikte çalışır.
- Modern dünyada da Müslümanlar, bilimi, sanatı, sosyal düzeni önemser; İslâm’ı temel alarak barışçıl, adaletli, üretken bir hayat inşa etmeye gayret ederler. Önemli olan, İslâm’ın sevgi, dürüstlük, şefkat, adalet gibi evrensel ilkelerini günlük hayatta canlı tutabilmektir.
9. Kendini tanı, Rabbini tanı, insanları sev, vicdan ve ahlakla yaşamaya çabala!
İslâm, sonsuz merhamet sahibi Allah’ın insana sunduğu doğru yol haritası olarak görülür. Onu hakkıyla yaşamak, güzel ahlâk, samimi ibadet, içten dua ve insanlara faydalı olma gayretiyle mümkün olur. “Kendini tanı, Rabbini tanı, insanları sev, vicdan ve ahlakla yaşamaya çabala!” mesajı, İslâm’ın özünde hep var olan çağrıdır.
Kısacası İslâm, hem fıtrata (insanın yaratılışına) hem de toplumsal ihtiyaçlara hitap eden, ruhsal ve bedensel dengesini koruyan bir inanç düzeni sunar. Bunu anlayıp benimsedikçe, insanlar ve toplumlar barış, huzur ve adaleti daha derinden tadabilirler.